top of page
Yazarın fotoğrafıOyku Tugrul

Saatine baktı hiç zaman geçmezcesine belki de hiç gelmeyecekmişcesine ...

Açtı o sıcak kalbini geçmişine , geleceğine ama en çok da şu anını süsleyen o sevdiğine

Sıkı sıkı kavradı ona bakan kalemle çizilmiş gibi olan siluetini.

Çünkü kirpik uçlarına kadar aşık olmak istedi kadın. Mutluluk denen o pınarın altında sırılsıklam olmak, hayat mozaiğinin parçalarını birleştirirken kendini kaybetmek istedi.

Aslında çok şey de istemedi kadın, bir tutam sevgiydi hamurunun mayasına gereken ...

Koy şimdi ellerini sevdiğinin yanına izin ver doğanın kendi işini yapmasına. İzin ver ki sende bulsun benliğini kadın

Çünkü adını sen koy istedi kadının ...

Yazarın fotoğrafıOyku Tugrul

Bir akşam üstü sahilde denizin kıyıya vuran dalgalarının sesini dinliyorum, uzanmışım güneşin batımıyla serinleyen kum tanelerinin üzerine, hafif bir üşüme var boyunumda, rüzgarın hafif esintisiyle uçuşan saçlarımı düzeltmeye çalışıyorum ama olmuyor. Pes ediyorum en sonunda kapatıyorum gözlerimi bırakıyorum kendimi huzurun kollarına.. Bir saat bilemedin iki saatin sonunda dalgalar kızışmaya rüzgar tenime hırçın hırçın kumları vurmaya başladığında , boynumdaki üşüme göğüsüme vurduğunda uyanıyorum gerçekliğe. Kalkıyorum yerimden bakıyorum son bir kez daha sessizliğini bozan geceye, omzumun üstünden. Derin bir nefes alıp yoluma dönüyorum. Yine bir gayret yine bir umut. Yavaş yavaş uzaklaşırken deniz kıyısından sadece bir fısıltı kalır kulağımda. Yine bekleriz dermiş gibi çağırır beni kendine. Biliyorum ki çabası beni evcilleştirmek.

Halbuki her gün ayni saatte uzanacaktım aynı düşüncelere kapatıp gözlerimi. Yine ayni rüzgar dokunacaktı bedenime. Aynı hevesle uzandığım yerden ayni soğuklukla kalkmayı öğrenecektim, öğrenecektim ki bir sonraki karşılaşmamızda gönlümde yine ve hep sen olsan bile omuzumdaki şalım eksik olmasın nede saçımda ki tokam... Çünkü zaman gelir ıslak kumlar kurur bedeninde, silkelemesini bilmelisin. Azan dalgalarda boğuşmak yerine bazen uzaktan izlemenin tadına varmalısın. İçine işleyen rüzgarın üşüttüğü yüreğini örtmesini bilmelisin.....

Bıraktım kafamdaki onca düşünceyi akşam üstü kıyıya vuran dalgaların sesine, havanın serinliğine üzerime çarşaf yaptığım kumlara. "Bu gece daha az esti" dedim kendi kendime

Evcilleşmeye başladım işte...

Yazarın fotoğrafıOyku Tugrul

Saat 01.45 04/ Eylül / 2017 Pazartesi bu genç bedenden yola çıkan sessiz bir seferi görüldü.

Hiç gezip görmediğin şehirler gibidir her gün yanından geçtiğin ama bir kelime bile etmediğin bedenler. Kimilerine göz aşinalığın vardır, kimilerini bir daha görsen tanımazsın, yabancıdır çünkü. Görsen de bilmezsin ne hikayeler var olduğunu hangi meydanlarında keyifle yürüneceğini, hangi caddeye girilmemesi gerektiğini ... Bilmekte zorunda değilsindir aslında...

Kimi olur gitmek istemediğin bir şehir, kimi olur karış karış bilmek istediğin. Karanlık sokağında ürkek ürkek yanan lambanın sana huzur verdigini, çıkmaz sokakların aslında seni korkutmadığını anlarsın, havasını boynunda nefes olarak taşıdığın, şehrin. Yol yorucu olsa da vardığın kıyı, sana yabancı gelmiyorsa artık, senin olmuştur. Sen de onun.

İşte o anda....

İki şehir arasında mekik dokuyan bir kalp düşün , ona öğüt vermeye çalışan bir beyin, yeri geldiğinde görmek istemediklerini gören bir çift göz, kilometrelerce yol yapan genç bir beden. Ve o bedene hükmetme arzusuyla harlanan ateş . Vücuda bir kıvılcımla dokunan ve iliklerine kadar ilerleyen bu aleve vereceğin manayı, "aşk, öfke ya da nefret" deyip, ben de hükmetmeye çalışmayacağım sana. O yüzden gözlerin satırları yakalamaya çalışırken özgürsün, dudakların hangi kelimeyi özel kılmak isterse onunla ıslatabilirsin bu alevi. İstediğin gibi raks et bu yolda, benden sana gönülden izin.

1
2
bottom of page