Saat 01.45 04/ Eylül / 2017 Pazartesi bu genç bedenden yola çıkan sessiz bir seferi görüldü.
Hiç gezip görmediğin şehirler gibidir her gün yanından geçtiğin ama bir kelime bile etmediğin bedenler. Kimilerine göz aşinalığın vardır, kimilerini bir daha görsen tanımazsın, yabancıdır çünkü. Görsen de bilmezsin ne hikayeler var olduğunu hangi meydanlarında keyifle yürüneceğini, hangi caddeye girilmemesi gerektiğini ... Bilmekte zorunda değilsindir aslında...
Kimi olur gitmek istemediğin bir şehir, kimi olur karış karış bilmek istediğin. Karanlık sokağında ürkek ürkek yanan lambanın sana huzur verdigini, çıkmaz sokakların aslında seni korkutmadığını anlarsın, havasını boynunda nefes olarak taşıdığın, şehrin. Yol yorucu olsa da vardığın kıyı, sana yabancı gelmiyorsa artık, senin olmuştur. Sen de onun.
İşte o anda....
İki şehir arasında mekik dokuyan bir kalp düşün , ona öğüt vermeye çalışan bir beyin, yeri geldiğinde görmek istemediklerini gören bir çift göz, kilometrelerce yol yapan genç bir beden. Ve o bedene hükmetme arzusuyla harlanan ateş . Vücuda bir kıvılcımla dokunan ve iliklerine kadar ilerleyen bu aleve vereceğin manayı, "aşk, öfke ya da nefret" deyip, ben de hükmetmeye çalışmayacağım sana. O yüzden gözlerin satırları yakalamaya çalışırken özgürsün, dudakların hangi kelimeyi özel kılmak isterse onunla ıslatabilirsin bu alevi. İstediğin gibi raks et bu yolda, benden sana gönülden izin.
Comments